6 Mart 2012 Salı

Yayınlandı Mart 06, 2012 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Sanal duygu, sanal ilişkiler



    Günümüzün baş döndürücü bilgi ve teknoloji taarruzları bireyin anlam dünyasında çok önemli değişikler yapmıştır. İnternetin bağlı olduğu sanal ortamların kişinin duygusal dünyasında temel bir değişken rolü oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunların başında insanın tabiata,eşyaya,kelimelere bakışını sağlayan moral değerlerinden en önemlisi olan"aşk" değerindeki dönüşümdür.

    Eflatun aşkı "Doğumsuz, ölümsüz, artmaz eksilmez bir güzellik" olarak tanımlıyor.

    Batı Avrupa'da yapılan bir araştırma günümüz insanının aşkı, hayvan ve spor tutkusunun meslek ve serüven tutkusunun hizasına koyduğunu gösteriyor. Modern dünyalılar aşkı, coşku ve neşeyle özdeş sayıyor. Aşk artık gözyaşı ile yoğrulan bir imge olmaktan çıkıyor.(1)

    Kadriye Yılmaz eskinin aşk anlayışının tarih olduğunu medya teknolojisinin aşkı bir endüstriyel pazar metasına dönüştürdüğünü belirtir. Geleneksel aşk izleğinin kalıplarına girdiğini teknolojinin etkisiyle medyatik malzeme olduğunu ve "Her sevgililer gününde" insanlara aşkların ancak maddi karşılıklarla ifade edileceğini anlatmaktadır.

    Kadriye Yılmaz'a göre doğu edebiyatında aşkın kaynağı, uhrevidir. Batı edebiyatında ise genel yaklaşım aşkın kutsal hayatın dışına sürüldüğü şeklindedir.Yılmaz'a göre günümüz dünyası bir sanal aşklar diyarıdır. Aşk tükenmez bir duygu metaı olarak önce medyatikleştiğini sonra ticarileştiğini teknolojinin ise aşkı bir "öz ilişkisi" olmaktan çıkardığını eskinin aşkları da aşk oyunlarının da aşkı ifade ediş biçimlerininde tarih olduğunu günümüzdeki insanlar arasındaki aşk ilişkilerinin de görsel dünyaya ve görsel dünyanın teknolojik araçlarına aktarılmış durumda bulunduğunu belirtmektedir. Görsel kültürün dünyasında aşk mahiyeti ile birlikte adını da değiştirdiğini porno ve erotizm adını aldığını, eskinin platonik aşklı edebiyat dünyasının yerini bugünün film karelerinin afiş fotoğraflarının ve bilgisayar ekranlarının üzerinde yükselen medyatik dünyasının aldığını, kişiyi olgunlaştıran aşk duygusunun yerini bu görsel dünyada kısır döngülere şizofrenilere, depresyonlara bıraktığını belirtmektedir. "Sanal Sevgililer Diyarı" Batıda köpek besleyen ailelerin sevgililerini sanal dünyadan seçtiklerini sanal ortamlarda yaşanan atmosferin bilginin mahiyetini olduğu kadar aşkın ve kişisel ilişkilerin mahiyetini de değiştirdiğini belirtmektedir. (2)

    Bireyin sanallaşan dünyasında kendi öz gereksinimlerine ikame etmek üzere çeşitli araçlara başvurduğu görülmektedir.Buna en çarpıcı örnekler olarak internette yaşayan bir canlının büyüme mekanizmalarından esinlenen aynı psikolojik etkenden kaynaklanan sanal akvaryum ve sanal oyuncağı verebiliriz.(3)
    MOPY Fish adıyla geliştirilen Sanal Akvaryum ortamında beslenen ilk sanal evcil hayvanı konumunda. Bu balık, canlı bir balık gibi beslenebilmekte, davranışlarınızdan etkilenebilmekte, yerine göre küsebilmekte, sevinmekte hatta küçük öpücükler gönderebilmekte.

    Japonların Anahtarlık büyüklüğünde olan son icadı sanal oyuncak "Tamagoçi"ye gösterilen yoğun ilginin temelinde aynı felsefi yaşam tarzının etkili olduğunu söyleyebiliriz. Psikolog Musa Tosun şu tespitlerde bulunmaktadır."Çocuk sahibi olmak da hem kadın hem erkek için uyarıcıdır.Bir insan uyaran açlığı çektiğinde ya da çok fazla uyarı bombardımana tutulduğunda bu tür alışkanlıklara ihtiyaç duyabilir. Öte yandan dünyada elektronik cihazlara bağımlılık artıyor. Sanal bebeklerde böyle bir varlıkmış gibi çocuğun hayatının bir parçası haline geliyor. demektedir.(4)

    Yusuf Kaplan,Modern Sanat Dünyasını avucuna bilgisayar faresini ele geçirenin rekabet üstüne rekabet ürettiği hiper tüketim dünyası olarak nitelemektedir. (5)

    Frances Cairncross tarafından kaleme alınan kehanetler kitabı olarak nitelendirdiği mesafenin ölümü" The death of distance: How the communications Revulution (Will change our lives) kitabında yazar'ın internetin, kişisel bilgisayar ve digital TV üçlüsünün birleştirdiği "sanal evlilik" gerçekleştiğinde "Dünyanın bir ucundaki insanla öteki ucundaki insan arasında zamansal ve mekansal mesafenin ortadan kalkacağı zaman "olarak nitelendirdiğini belirten Yusuf Kaplan, Yazarın 'Tüm dünyadaki insanların birbirlerini daha iyi anlayacağı, birbirlerine daha hoşgörülü olacağı, dünya barışına katkıda bulunacağına inandığını ayrıca hayaletlere dönüşmeye başlayan kentlerin adeta "Büyülü bir el'in dokunuvermesiyle yeniden doğacağını, insanların terminaller aracılığıyla evlerini ofislere dönüştüreceklerini ve dolayısıyla birbirlerini görmelerine gerek almayacağını insanların arasındaki sınıf, din, milliyet, cinsiyet farkı ortadan kalkacak insanların okuma ve yazma becerilerinin şaşırtıcı bir hızla düzeleceğini, siyasi gücün hükümetlerden bizzat yurttaşların eline geçeceğini sınıfsız, sınırsız, cinsiyetsiz, dinsiz, dilsiz yekpare bir dünya tablosu sunduğunu belirtmektedir. (6)

Paul Vrillio "modern" toplumun başat tanımlayıcı özelliklerinden birinin rekabeti putlaştıracak kadar mutlaklaştıran sınırsız hız fenomeni olduğunu söyler. Yusuf Kaplan, Paul Vrillio 'nun "Her şey özellikle de savaş tekniği her geçen gün hızla ilerlemek ve hıza dayalı bir savaş teknolojisi geliştirmek zorundadır" fikrini baz alarak bugünkü haliyle aslında ABD'nin Pentagon (Savaş Bakanlığı) tarafından geliştirilen bir sistem oluşu nedeniyle her şeyin kontrol edildiği bir terminal mi yahut yok eden bir terminator mü sorusu üzerinde düşünmeye dikkat çekmektedir. (7)

    Vrillio'ya göre makinayı insanın önüne geçiren ve gelegele günümüzde insanın bu dünyadaki varlığını bile sorunsallaştıran sanayi devrimi, demokratik totaliterliği meşrulaştıracak bir yönetime uç vererek, zaman ve mekan duygusunu yok eden (sanallaştıran-terminatör) bir dünyanın insanına yol açmaktadır.Fransız filozofu Vrillio'nun bilgisayarı, ekranı, e-mail'i ve bütün olarak enformasyon teknolojisini anlamlandırmaya çalıştığı "Open sky" adlı kitabında mesafenin yokoluşuna değişik bir yaklaşım getiriyor. Bilgisayar terminalinizle, video monitörününün birleştiği andan itibaren, "Sonra" ve "şimdi" nin artık bir anlamı kalmayacağını lojistik makinalar aracılığıyla iletilen elektrik akımının, bedeni ve beyni olarak anında oradan oraya ulaştırmış olacağını belirtmektedir (8)


    Edibe Sözen,internet ile gelen kültürün "sanal cemaatlar" oluşturduğunu belirterek global dünyanın bu yeni topluluklarının artık "gözetim altına" girdiğini belirtmektedir. Sanal hayatın aynı zamanda bireyi yalnızlaştırdığını, giderekte bireyin ilkelleşmesine yol açtığını, bireyin teknolojik sistem içine çekilmek istendiği ve onun üzerinde egemenlik kurulmaya çalışıldığını, Sanal hayatın zamanla teknolojiyi ve beyni tüketeceğini insanların daha fazla mitlere, batıl inançlara ilgiyi artıracağını belirtmektedir.(9)

ASGARİ İLİŞKİ

    İnternet kişinin ilgisine göre sörf yapma imkanı olan sanal bir mekan. Dolayısıyla herkesin ilgisi kolay kolay çakışmıyor. Çakışsa da aynı konuda çok sayıda Web sitesi olması hasebiyle farklı mekanlara takınılabiliyor.

    Aynı konuda bile farklı mekanlara takınılıyorsa, bu durum bireyselleşmenin bir neticesi olarak değerlendirilebilir.


    İnternet aracılığı ile birçok katılım üzerine yoğunlaşan bireyler atomlaşmış ilişki yapısına rağmen, birbirinden tecrit edilmiş, yahut bir başlarına kaderine terkedilmiş kalabalık bilgi (enformasyon) dünyasında kendi sanal gerçekleri dışındaki birtakım uzak gerçekleri önem dışı olarak kabul etmekle insan mutluluğun kaynağını dokunmayla, görmenin içice olduğu bir ortamdan giderek içindeki sesin kaybolduğu bir dünyaya doğru gitmektedir.Bunun büyük bir tehlikesi ise bireyin kendi gerçek dünyasından sıyrılıp göreceli olarak rahat edebileceği ama kendi varlığını sorunsallama adına pek az mesafe katedebileceği sanal denizde kaybolmasıdır. (10)

    İskender Savaşır internetin sunduğu ilişkileri de "asgari ilişkiler" olarak nitelendirir. Bu ilişki biçiminde gövdeden, gündelik hayatın gelgitlerinden, huydan ve huysuzluktan bağımsızlaşmış, baştan tanımlı bir kıstas temelinde yapılan yazışmalar... Bu ortam soğuk bir ortam ama ürkütmeden insanın yalnızlığını daha kolay katlanabilir kılınmasını sağlıyor. (11)

    Orhan Koçak,"İmgenin Halleri" (Metis: 1995) adlı kitabında"asgari nesne" olarak adlandırdığı kavramı şöyle tanımlar :"haz kaynağı olabilecek ve tehlikeli bütün özelliklerinden arındırılmış ama yine de varlığıyla dünya ile aramızda bir köprü görevi işlevi görebilecek donuk bir imge".

    İskender savaşır "Yüz yüze ilişkilerin taleplerine tahammülün son derece azaldığı postmodern bir dünyada internetin“elektronik ortam "ı Mektuplaşma denilen medeni alışkanlığı” diriltebilir diyor. (12)

    Ve her şeyden önce bilgisayarın karşısına oturup gezintiye çıkan insanın bireyselliği ne durumdadır.?

    1996 yılında Türkiye'nin ilk Sanal Mitingi'ni düzenleyen Dr. Şeref OĞUZ ise internetin açtırdığı sanal dünyaya olumlu bakmakta, sanal dünyanın insan yalnızlaştırdığını görüşüne ise katılmamaktadır. Ona göre Sanal Dünya'nın Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu, ilk defa ekonomide üretim faktörü olarak bilginin yer aldığını ve bilginin sıfır maliyetli yeniden üretilebilen meta olduğuna dikkat çekmektedir.

    İngiltere'de Kültür araştırmaları yapan Profesör Stuart Hall Hall, kendi tarihlerine, kültürlerine kapatıldıkları bilinen topluluklar internetin sunduğu karşılıklı sohbet imkanı sayesinde ufuk açıcı bir durumla karşılaşabileceğini belirtir. (13)
    Hall, internette buluşan iki insanın aynı olmadığını ama ortak bir alt yapıya, bu şekilde iletişim kurmalarına izin veren bir teknolojiyle bugüne dek hiç ulaşamadıkları için birbirleriyle hakkında konuşamadıkları kimi kültürel ve tarihsel alt yapıya sahip olduğunu belirtir. (14)

    Hall, Teknolojinin, dilin, mesafenin, deneyimin ve yaşam standardındaki farklılıkların vb. etmenlerin oluşturduğu sayısız engelin ve sınırın üzerinden atlayarak bağlantılar kurulmasını sağladığını belirtmektedir. Kapalı uzamlar arasındaki yaşanan deneyimlerin paylaşılmasına, sohbetlere izin verdiğini, Yaptığı şeyin ise uzamı aşmak ki bu da topluluk kavramında değişiklik yaratmak olduğunu belirtiyor. (15)


    Uzman psikolog Doğan Kökdemir ve Psikolog Hülya Kökdemir neden insanların bir sürü zaman ve para harcayarak gerçekte belki hiç karşılaşmayacakları görmeyecekleri insanlarla sohbet etmek üzere her gece aynı saatte bilgisayarlarının başına oturmaları olgusunun çok yönlü sorgulanması gerektiğine işaret etmektedir. (16)

    İşte eğlenmek amacıyla, yahut rahatlama için sohbet (sanal) etme imkanı ya da itiraf etmeseler de karşı cinsten partner bulmaya yönelik olsun bu girişimlerin temelinde bireyin "Ben birileri için önemliyim,Beni dinleyen birileri var" duygusunu tatmaya yönelik olduğu söylenebilir.

    Böyle bir olgunun temelinde ise "iletişim çağı" olarak adlandırılan günümüz dünyasında insanların giderek birbirleri ile olan iletişimlerinin yüzeyselleştiği, giderek yalnızlaştıkları ve gerçek dünyada bir türlü elde edemedikleri sevgi, ilgi, duyarlık, gibi duyguları sanal dünyadaki arkadaşlarla giderme amacı var. diyor (17)

    İnternetin olumsuz yanlarından biri Amerika da Pittsburgh Üniversitesi tarafından hazırlanan bir araştırma da yer almıştır. Pittsburgh Üniversitesi psikologlarından Kimberly Young'un hazırladığı raporda 360 kişi üzerinde yaptığı ankete göre internetteki sohbet odaları ve e-posta kullanımına bağımlı olan kullanıcıları alkol ve uyuşturucu bağımlıları ile aynı belirtiye sahip olduğunu belirtmektedir. Young'a göre, diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığının bir hobi yada yapılan bir işin uzantısı olarak başladığını, fakat zaman geçtikçe kişinin yaşamını değiştirip, iş yerindeki ve okuldaki sosyalliğini yitirmesine, hatta klinik depresyonlara yol açtığına dikkat çekmektedir.(18)

KAYNAKLAR
 
1-KOCA Kadriye Yılmaz , "Platonik aşk öldü, yaşasın sanal aşk,, 11.12.1997 Yeni Şafak Gazetesi  
2-A.g.m.,KOCA Kadriye Yılmaz  
3-"Sanal Akvaryum", 25.8.1997 Yeni Şafak Gazetesi 
4-TEZCAN Gülcan,Sanal Duygu sömürüsü, 13.12.1997 Yeni Şafak Gazetesi  
5-KAPLAN Yusuf, "Siberya",04.12.1997 Yeni Şafak Gazetesi  
6-KAPLAN Yusuf, "Demokratik Totaliterlik, 29.11.1997 Yeni Şafak Gazetesi  
7-A.G.M KAPLAN Yusuf, "Demokratik Totaliterlik,  
8-A.G.M KAPLAN Yusuf, "Demokratik Totaliterlik,  
9-SÖZEN Edibe, "Çağdaş Büyücülük", 19.12.1997 Yeni Şafak Gazetesi 
10-DEMİRHAN Ahmet, "İnternette bireyselleşme,27.10.1997 Yeni Şafak Gazetesi
11-SAVAŞIR İskender, "Asgari İlişkiler" , PC:03 3.12.1996

12 A.g.m SAVAŞIR İskender, "Asgari İlişkiler"

13 HALL Stuart, "İnternet Topluluk ve Özgürlük Kavramı", 24.12.1996 PC:06

14
A.g.m.,HALL Stuart, "İnternet Topluluk ve Özgürlük Kavramı"
15
A.g.m.,HALL Stuart, "İnternet Topluluk ve Özgürlük Kavramı"
16 KÖKDEMİR DOĞAN ve KÖKDEMİR HÜLYA, "Sanal Dünya Gerçek Dünya”

17-A.g.m., KÖKDEMİR DOĞAN ve KÖKDEMİR HÜLYA, "Sanal Dünya Gerçek Dünya”

18 İnternet Alkol Benzetmesi, 23.09.1997 Yeni Şafak Gazetesi

    eposta       edit

0 yorum: