Kuranı kerim de gökbilim, botanik, zooloji, biyoloji ve Dünya'nın doğal
yapısıyla ilgili pek çok ayetler var. Bu yazıda bunlara ışık tutuluyor.
KURANI KERİM, yüzyıllardan beri, pek çok konunun ilham kaynağı oldu. Dünyadaki binlerce kitaplıkta, Kuranı Kerim'le ilgili sayısız eser bulunuyor. Tefsir, hadis, fıkıh, Kuran Kerim'e doğrudan bağlı bilim dallarıdır. Ayrıca, Kuranı Kerim felsefe, mantık, gramer, şiir ve roman konularında sayısız esere yön vermiş ve etkilemiştir. Binlerce bilim adamı, on dört yüzyıldan bu yana, sanki bir denize dalar gibi Kuran'ın derinliklerini arıyorlar. Fakat şurası biliniyor ki, henüz bu denizin dibine ulaşılamadı. Hatta bu benzetme Kuranı Kerim'in içinde de yer alır:
"Rabbimin kelimelerini yazmak için denizler mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden, denizler tükenir. Denizlere destek olsun diye bir mislini daha getirsek, yine yetmez." (Kehf süresi ayet 109)
Eski sözcüklerle yeni bir sistem
Kuranı Kerim'de kullanılan Arapça sözcüklerin hemen hepsi İslam öncesi dönemde de kullanılıyordu. Bu sözcükler, vahiyden sonra kullanılmaya başlanınca, ortaya yepyeni bir durum çıktı.
Aslında, sözcükler 7. yüzyıldan beri kullanılıyordu. Ama anlamları değişikti. İslamiyetle, özellikle Kuran'la birlikte, aynı sözcükler kullanıldığı halde, yepyeni bir sistem ortaya çıktı. Bu sistemin içinde sanki olmayan yoktu!
Uzayda olanlar
Kuranı Kerim birçok konuda olduğu gibi, evrenin gizemine de ışık
tutuyor. Galaksilerin dengeleri ve aralarındaki ölçülü uzaklıklar,
Allah'ın emrindeki kozmik güçler tarafından sağlanıyor (üstte).
"Gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükselten, sonra arşa hükmeden ...Allah'tır." (Ra'd Suresi - Ayet: 2)
"Buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O'nun tuttuğunu görmez misiniz?"(Hacc Suresi - Ayet: 65).
Bu iki ayet, evrendeki düzeni işaret ediyor. Bilindiği gibi, gökcisimlerinin, yani gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin birbirlerine olan uzaklıkları ve büyüklükleri orantılıdır. Uzaklık çekim güçlerini etkiler. Gökcisimleri, birbirlerine yakın oldukları ölçüde çekim dengesi sağlarlar. Bu dengede olabilecek en küçük bir değişiklik, çarpışmalara ve evrensel facialara neden olabilir. Yani, gök kütleleri aralarında maddi destekler olmadan O'nun (Allah'ın) emrindeki kozmik güçler tarafından dengede tutulurlar.
Evrenin genişlemesi
"Göğü gücümüzle biz kurduk: Biz onu genişletici kudrete sahibiyiz." (Zariyat Suresi - Ayet:47
Bu ayet, evrenin genişlediği teorisi ile ilgilidir. Temel varoluş kuralı, uzaklıktır. Astrofizikte evrenin yaratılışındaki temel kavram budur. Dağılan parçacıklar kuramı, bir diğer görüştür. Sabit bir sonsuz enerji noktasından, dairesel kuşaklar halinde dağılmalar ve genişlemeler oluşmaktadır. Sonuçta, evren sürekli olarak genişlemektedir.
Modern astrofizik, bu genleşmenin başlangıç anının on milyar ışık yılı önce olduğunu kabul ediyor. Bu ölçü, madde evreninin yarıçapıdır. Son araştırmalarda, radyo-teleskoplar bu genleşme hızının, ışık hızına yakın bir hızla sürdüğü düşüncesini kuvvetlendiriyor. Böylelikle sürekli bir yaratılış oluşuyor.
İslam düşünürü Muhiddin Arabi, "Füsus'ül Hikem" adlı eserinde Allah'ın devamlı var ediş sıfatının (Hallak sıfatı) aralıksız sürdüğünü anlatır.
İnsanın uzaya çıkması
"Ey cin ve insan toplulukları: Göklerin ve yerin çevresini aşmaya gücünüz yetiyorsa geçin; ama Allah'ın verdiği bir güç olmaksızın geçemezsiniz." (Rahman Suresi - Ayet: 33).
Fransız yazar-araştırmacı, Prof. Dr. Maurice Bucaille'ye göre, bu ayet mistik bir anlam taşımıyor. Allah görünmez varlıklar olan cinlere ve insanlara hitap ediyor. Geçip, başka âlemlere gidilebileceği, ama bunu yapacak insanların ve cinlerin, Allah'ın verdiği bir güce muhtaç oldukları anlatılıyor.
Bu güç nedir? Günümüz uzay teknolojisinde kullanılan yakıtların sağladığı güç mü? Gelecekte bulunacak yeni bir enerji kaynağından sağlanacak güç mü?! Yoksa, insanın kendinde, özünde var olan bir güç mü? Herhalde çağın gelişme hızına göre, bu sorunun cevabı bulunacak.
"Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmaya koyulsalar, 'Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik' derler." (Hicr Suresi -Ayet: 14-15).
Bu ayet iki ayrı anlamda yorumlanıyor. İlki madde ötesi âlemle ilgili. Bilinmeyen boyutların kapısı açılırsa, insanoğlunun görecekleri, hiç de alışılan cinsten olaylar olmayacak. Bir diğer yorum ise, uzaya çıkan insanoğlunun, gördüğü güzelliğin karşısında duyduğu hayranlıktır. Astronotlar, simsiyah uzay boşluğunun üzerinde, milyonlarca ışıl ışıl yıldızdan, mavi bir bilye gibi duran Dünya'dan ve gümüşi renkli Ay'dan, çoğu zaman büyüleyici bir görünüm olarak söz ettiler.
Evrenin sonsuz gizemini insanoğlu çözebilecek mi? Kuranı Kerim, insanların ve cinlerin ancak, Allah'ın vereceği bir güçle evrene açılabileceklerini anlatıyor.
Zooloji ve botanik
"Sizin için gökyüzünden su indiren O'dur: Biz o su ile türlü türlü, çift çift bitkiler yetiştirdik." -(Tâ-Hâ Suresi - Ayet: 53).
"Her türlü üründen çift çift yetiştiren, gündüzü geceyle bürüyen de odur." (Râ'd Suresi -Ayet: 3).
Bütün bu ayetlerle anlatılanların ortak özelliği şu: Üremenin ve çoğalmanın erkeklik ve dişilik Özelliklerine bağlı yasalarla oluştuğu, Kuran'ın meydana getirildiği dönemde (7. yüzyıl) bilinmiyordu. Bu yüzden bu ayetler bazı yorumcular tarafından zooloji, botanik ve biyoloji bilimlerinin temeli olarak kabul edildiler.
"Yerin yetiştirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden çift çift yaratan Allah münezzehtir." (Yâ-Sin Süresi - Ayet: 36).
Hz. Muhammed'in çağında henüz insanların bilmedikleri şeylerin neler oldukları hakkında çeşitli görüşler düşünülebilir. Günümüzde de gerek canlı âleminde, gerek cansız âlemde, öte yandan hem makro, hem mikro sistemlerde ikili yapıların veya ikili fonksiyonların varlığı belirlenmiştir. Ama, önemli olan, bilimsel yaklaşımla, bu tür Kuran yorumunun arasında görülen uyumdur.
Kuran ve beslenme
Balarısı, Kuran'da adı geçen üç hayvandan biri. Balın insanlara olan yararları anlatılıyor (altta).
"Bal arısının karnından, insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar." (Nahl Suresi -Ayet: 68-69).
Kuran'da insanlara tedavi amacıyla önerilen, en önemli ve tek ayet budur. Balın, besin olarak sayısız faydaları bulunduğu artık inkâr edilmez bir gerçek oldu. Arı, Kuran'da adı geçen üç hayvandan biridir.
"Hayvanlarda da size ibretler vardır. Bağırsaklarındakiler ile kan arasından, içenlere halis ve içimi kolay süt içiririz." (Nahl Suresi - Ayet: 66).
Yorumcular bu sureyi çok ilginç buluyorlar. Bucaille'ye göre, modern fizyologlar için bu tefsir ya da çeviri yetersiz ve uygunsuzdur. Ama, 1973 yılında Kahire İslami Yüksek İşler Meclisi tarafından yayınlanan El-Muntahab tefsirinde anlam başkadır. Üstelik çağdaş fizyolojiye uygundur. Bu kitaptaki tefsir şöyle:
"Onların bedenlerinin içinde bulunan ve bağırsak muhteviyatıyla kan arasındaki birleşmeden çıkan ve onu içenler için içimi kolay olan saf bir sütü, biz size içecek olarak veriyoruz."
Bu tefsir uygundur. Çünkü, besin maddeleri bağırsaklarda kimyasal dönüşüm sonucunda, genel dolaşıma geçerler. Bu geçiş, ya lenf damarlarıyla doğrudan doğruya, ya karaciğer aracılığıyla dolaylı olarak kana geçerek oluşur. Bu bilgiler, Kuran döneminde bilinmiyordu. En azından, kan dolaşımını Kuran' dan bin yıl sonra, İngiliz bilim adamı Harvey buldu.
Cinsel yaşama yönelik ayetler
Kuran'ın doğru yaşam kurallarının nasıl olması gerektiğini ayrıntılarla belirttiğini söylemiştik. İnsanın, yaşamın her ortamında ve her türünde nasıl davranacağını, Kuranı Kerim'in birçok yerinde görürüz. Cinsel yaşam da, bunlardan biridir.
"O, erkek ve kadının beli ile göğüsleri arasından atıla gelen bir sudan yaratmıştır."
(Tarık Suresi - Ayet: 6-7).
Aynı ayetin çevirisi üzerinde çeşitli görüşler olduğu görülüyor. Beyrut Tıp fakültesi'nden Prof. Dr. A. K. Giraud'un çeviri ve tefsiri daha farklı:
"İnsan atılan bir sudan (meniden) yaratıldı. Bu su erkeğin ve kadının cinsel bölgelerinin birleşimi sonucunda çıkar."
Giraud'un çevirisinde dayandığı nokta, bu ayette geçen iki Arapça sözcüktür. "Sulb", erkeğin, "terâib" ise kadının cinsel bölgeleri anlamına gelir. Her iki görüşte de, cinsel yaşamın en önemli fonksiyonu özellikle vurgulanıyor. Ayrıca Kuran'da kadınların korunmalarına da özen gösterilmiştir.
"Aybaşı halindeyken kadınlardan el çekin, temizleninceye kadar yaklaşmayın, sonra Allah'ın buyurduğu yoldan yaklaşın." (Bakara Suresi - Ayet: 222).
Burada uyarıcı bir ayetle karşılaşıyoruz. Öncelikle kadınların en hassas oldukları dönemde, cinsel ilişkiden uzak tutulmaları istenirken, hem ruh sağlıkları, hem de hijyenik yönden korunuyorlar. Bu dönem geçtikten sonra da, ilişki için kadına nasıl yaklaşacağı erkeğe belirtilmiştir. Yani, cinsel ilişki için yaratılan yolun kullanılması gerekiyor.
Kuranı Kerim'de belirtmeye çalıştığımız, bu tür ayetlerin sayısı çok daha fazla.
Kuran'la bilimlerin ilişkisini ele almanın sonu yok! Zaten bir yoruma göre ortaya çıkmış ve çıkacak olan bütün bilimler Kuran'da yer alıyor. İnsana onları bulup çıkarmak kalıyor.
---------------------------
İnsan mutluluğu için
Kuran'ın içeriği incelendiğinde, onda iman, ibadet, davranış, bilim ve ahlak gibi çeşitli konularda ortaya konmuş emirlerin, yasakların ve öğütlerin bulunduğu görülür. Bunların yanı sıra, astronomik, fiziksel gerçekler ve insan anatomisiyle ilgili konulara işaret edilir.
Ama, Kuran'ın ana gayesi, insanların hidayete ulaşmaları ve doğru yolu bulmalarıdır. Allah'ın hoşnutluğunu kazanmış olarak yaşamlarını sürdürmeleri, mutlu olmaları ve böylece ebedi yaşama ak alınla gitmeleri istenir. Bütün emirler, yasaklar ve öğütler aynı gayeye yöneliktir. Yer verilen bilimsel gerçekler, insana kendini tanıtmak, kendini buldurmak, düşündürmek ve gerçeği buldurmak içindir.
Kuran üç şeyin işbirliği ile okunur. Ağız, akıl ve kalp. Ağzın görevi, ağır ağır ve doğru olarak harfleri çıkarmaktır. Akıl, manayı düşünüp anlamak görevindedir. Kalp ise, bu manalardan gereken dersleri ve tesirleri almalıdır. Bir başka anlatımla, ağız okuyacak, akıl çevirip anlaşılır hale getirecek, kalp de kişinin o manaların gösterdiği yöne yönelmesini sağlayacaktır.
Sonuçta amaç, Kuran ayetlerinin gösterdiği yönde yaşamaya çalışmaktır. Ahlak güzelleşmelidir, Kuran aydınlığında insan mutluluğu ve Allah'ın hoşnutluğunu bulacaktır.
TAYYAR ALTIKULAÇ Diyanet İşleri Başkanı
"İnsan çalıştığı kadar bulur" (Ayet)
"Her şeyin başı Allah korkusudur" (hadis).
Ata Nirün-Bilinmeyen Dergisi

0 yorum:
Yorum Gönder