İslam dünyasının sorunu dirilmek değil, yeniden doğmak, yenilenmek!
Dücane Cündioğlu
17 Aralık 2015 Perşembe
28 Kasım 2015 Cumartesi
Yüzyıllardır bu coğrafyalarda iyi kötü bir arada yaşamış olan insanlar zarar görüyor. Artık kimin eli kimin cebinde belli olmayan bu topraklarda yüzbinlerce insan sefalete ve ezilmeye mahkum oldu . Dünyanın gelişmiş ülkeleri de adı var etkinliği olmayan İslam ortak kuruluşları da yangını söndürmek için göstermelik adımlar dışında pek bir şey yapmıyorlar.Birileri bu işten kar ediyor da yüzyıllardır bu coğrafyalarda iyi kötü bir arada yaşamış olan insanlar zarar görüyor. Artık kimin eli kimin cebinde belli olmayan bu topraklarda yüzbinlerce insan sefalete ve ezilmeye mahkum oldu .
Dünyanın gelişmiş ülkeleri de adı var etkinliği olmayan İslam ortak kuruluşları da yangını söndürmek için göstermelik adımlar dışında pek bir şey yapmıyorlar.
19 Kasım 2015 Perşembe
Dominique Moisi, “Duygunun Jeopolitiği” (The Geopolitics of Emotion) adlı kitabını 2009 yılında yayımlamıştı. Kitap, korku, umut ve aşağılık duygusunun nasıl çağımızı belirlediğini anlatıyor esas olarak. Moisi, korku, umut ve aşağılık duygusunun ortak bir temele, kendine güvenmeye dayandığını vurguluyordu. Kendine güvenen milletler geleceğe umutla bakarken, kendine güvenmeyenler ise gelecekten, geleceğin getireceklerinden korkuyorlardı.
Güven Sak http://www.radikal.com.tr
16 Kasım 2015 Pazartesi
6 Kasım 2015 Cuma
TRT belgesel en beğendiğim kanallardan biri. Ona bakmadan geçemiyorum. Geçenlerde İzmirde bir otelin hikayesini ve otelde kalanları anlatan bir belgesel vardı ki çok beğendim.Otelde kalanların her birinin farklı hikayeleri vardı.Bir otelin adeta bir kişilik gibi insana bir tavır bir ruh katması çok ilginçti.Birbirinden farklı batılı emsallerini aratmayan program yapısıyla emeği geçenlere teşekkürler.
4 Kasım 2015 Çarşamba
Ahmet Davutoğlunun belirttiği gibi “İnsan unsuru ile siyasi sistem arasındaki meşruiyet ilişkisinin en önemli boyutu ise güven unsurudur.Kendi insan unsuruna güvenmeyen bir devletin stratejik ufuklara açılması, toplumun potansiyelini motive edecek taktik hedefler ortaya koyması ,bu hedeflere uygun araçları doğru bir zamanlama ile devreye sokabilmesi mümkün değildir. (Ahmed Davutoğlu-Stratejik Derinlik sh 37).
30 Ekim 2015 Cuma
18 Ekim 2015 Pazar
Adaletle dengelenmeyen güç hızla zulme kayar.
Yavuz Bahadıroğlu
Toptancı anlayış mümeyyiz bir müslüman olmanın önünde bir engel
oluşturuyor. Halbuki mümeyyiz olmak müslümanın önde gelen vasıflarından
biri değil mi? Kuranın “ehl-i Kitabın hepsi bir değildir“
(Al-i İmran suresi, 113) ayetini düşünelim. Ahmet Tezcan, "Türkiyenin,
“öteki”ni görmemek nedeniyle belki bugün bile sarsıcı toplumsal
sorunlarını hâlâ aşamadığını belirtirken çok haklı bence.
16 Ekim 2015 Cuma
İlhami Atmaca içinde bulunduğumuz fikri karmaşaya Woody Allen’ın ‘Out of Focus’ hikâyesinden ilham alarak güzel bir isim de bulmuş “odak kayması” adını vermişti. Her ne kadar İsmet Özel'in dediği gibi ‘kafa karışıklığı iyidir, kafanın çalıştığını gösterir’ ama yaşanılanın kafa karışıklığı değil, odak kayması olduğunu belirtiyor.
29 Eylül 2015 Salı
21 Eylül 2015 Pazartesi
“ben efsaneyim”(I Am Legend) filmi hırs ve egoizmle yoğrulmuş insanların vardığı yalnızlığı gözler önüne seriyordu.İnsanlığın sonu gelmiş ve geriye zombileşmiş yaratıklardan başka bir şey kalmayan dünya. Film oldukça kasvetli ve karamsar.
Alışveriş etmek için gittiği müzik marketten bolca zamanı ve imkanı olduğu halde ihtiyacını kısım kısım alıyor ertesi gün yine geliyordu. Amacı alışveriş etmek değildi sadece kendisine cevap vermeyen cansız mankenlerle sanki konuşabilmek içindi.
Bob marley hakkında anlatılan hikaye de ilgimi çekti.
Irkçılığa karşı
mücadele eden şarkıcıyı vurmuşlar şarkıcı yaralanmış .Ama ertesi gün
daha tam anlamıyla iyileşmeden şarkı söylemeye yeniden başladığı zaman
yakınındaki insanlar ona sormuşlar
“ne diye çıktın sahneye hemen biraz bekleseydin dinlenseydin” diye. O ise şu cevabı vermiş
“Dünyayı daha kötü yapmaya çalışan insanlar tatil yapmıyor ben nasıl yapabilirim”
7 Eylül 2015 Pazartesi
Türkiyenin büyük bir güç olmasını ezilen halklar nezdinde güçlü hale gelmesini isteyen güçler hain planlarını gerçekleştirmek için terör ve şiddet düğmesine bir kez daha bastılar. Bu topraklara ne yatırım ne de hizmet gelmesini istemeyen Türkiye’yi bölüp parçalamayı hedef edinen bu odaklar halklar arasında kin ve nefret tohumlarını ekip bunları hasat etmeyi planlamaktadır. Onların bu hain planları Allahın izniyle gerçekleşmeyecektir. Türkiye önüne çıkarılmak istenen bu terör belasını sağduyulu, akılcı yaklaşımlarla inşallah ortadan kaldıracaktır.
21 Ağustos 2015 Cuma
12 Temmuz 2015 Pazar
Kitaplığımın bir köşesinde epeydir okunmayı bekliyordu. İçinde birbirinden farklı bir çok öyküyü barındıran kitabı okurken keyif aldım. Özellikle savaşın ve ortamının insanın kişiliğini yok eden yıkıcı ortamını konu alan “ağaçlıklı yolda yeniden görüşme” ayrıca güzel.
ağaçlıklı yolda yeniden görüşme
….Bazen ortalığın gerçekten sessizleştiği, makinelilerin kısık sesli homurtusunun eriyip gittiği, roket atıcıların o tüyler ürpertici çatlak seslerinin sustuğu,karşılıklı cepheler üzerinde bizim bir isim veremediğimiz, ama babalarımızın belki barış diye niteleyeceği bir şeylerin süzülüp durduğu o saatlerde, bit kırmaya ara veriyor ya da yufka uykuları yarıda kesiyorduk;
Yağmur yağmur ve bir berber dükkanı
Saat on ikiye, doğru Gelsenkirchen'e indim. Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur altında, usul usul, kent içinden yürüdüm. Havada kekremsi bir tat vardı, trenlerde, tren giderken duyulan kokuyu andırıyordu; acı ve baharatımsı. Kuytuca semtlerden birine geldiğimde de değişmedi havadaki bu tat. Yıkıntıların üzerini boydan boya aslanağızları tutmuştu. Ziyaret edeceğim evin numarasını ararken, bir bakkal dükkânının önünde durdum. Reklam için asılmış tabelalar yağmurda donuk donuk parlıyor, öteberiler ıslak camların gerisinde bir akvaryumda yüzüyormuş gibi görünüyordu. Bitişikteki dükkâna girdim.Bir berber salonu. Çıt çıkmıyordu. Bir boşluk içine gömülmüş gibiydi dükkân. Geride lastik eşyaların reklamını yapan bir afiş, mavimsi ışıldıyor onun yanında, yüzünde alabildiğine memnun bir gülümseme, bir tıraş kreminin güzelliğiyle kendinden geçmiş görünen bir bay seçiliyordu. Lavaboların üstündeki aynada kendimi gördüm; perişan bir halim vardı. Bakar mısınız? diye seslenip bekledim, ama bir kımıltı falan olmadı. Bitişik odalardan birinde çocuklar oynuyordu anlaşılan, boğuk bağrışmalarını işitiyordum. Oracıktaki bir koltuğa çöktüm, pipomu doldurup ateşledim. Sonra, çengelde asılı resimli dergilerden bir tanesini indirdim. Dergi nerdeyse üç haftalıktı; kapağını, hâlâ yüzyılın en güzel kadını diye gösterilen, oysa hanidir unutulmuş bulunan bir film yıldızının resmi süslemişti. İkinci sahifede suçsuz olduğunu kesinlikle öne süren bir generalin insancıl yüzü çarptı gözüme. Neden suçsuzmuş yazmıyordu.
Ciddi bir adam
(…)Beni tanımayanlar, içine kapanık biri gözüyle bakıyorlar bana. Belki ağzımı gülmek için fazlasıyla sık açmam gerekiyor da,ondan. Ciddî bir yüzle yaşayıp gidiyorum kendi hayatımı, ancak arada bir hafif bir gülümseme için kendime izin veriyorum. Acaba eskiden hiç güldüm mü diye düşündüğüm oluyor sık sık. Sanırım, hayır. Kardeşlerimin söylediklerine göre, hep ciddî bir çocukmuşum küçükken. yalanlar başka kadınlar bilirlerdi ki, karısına yalan söylemeyen erkek yoktur. Belki de kadınların o kendilerine özgü yalanları, kendilerini bir çeşit doğal savunudan doğmuştur.
Heinrich Böll-Cüce ile Bebek
8 Temmuz 2015 Çarşamba
Bir insana ömür boyu tek başına yetecek hayat prensiplerinden birini de bu âyet ders veriyor: “Bilmediğin şeyin peşine takılma.” Bu prensip, aslında, mü’minin imanından gelen ve bütün söz ve davranışlarında egemen olması gereken bir ilkedir. Çünkü iman, Kur’ân’ın bize ders verdiği şekliyle, bilmeden elde edilecek birşey değildir.”
Zafer Dergisi - 2009
4 Temmuz 2015 Cumartesi
Kem alet ile kemalat olmaz
İslam ülkeleri ve halkları son yıllarda giderek artan şiddet ve terör olaylarından en fazla zararı görmektedir. Pazar yerinde patlayan bombalar, okulu basıp küçük çocukları öldürmeler,müslümanın müslümanı ya da başka dinden insanları acımasızca cinayetleri ve temel insan hakları ihlalleri…
Kuranında buyurduğu gibi"Muhakkak ki Allah bir topluma verdiği nimeti, onlar, kendilerindeki iyi hali fenalığa çevirmedikçe bozmaz“ (Rad süresi Ayet 11) hükmü gereğince müslümanlar olarak çok ciddi iç muhasebe ve özeleştiri yapmak durumundayız.
İslamı coğrafyaların imajı haline getirilmek istenen bu kaos ortamı sömürgeci güçlerin tam da en çok istifade edebileceği bir yapıyı oluşturmaktadır. Üretmekten çalışmaktan ve insanlığın faydasına olan şeyleri yapmaktan uzaklaşan bir toplum haline geldikçe sabıkası bir hayli kabarık olan istihbarat örgütlerinin her türlü planı rahatlıkla uygulayabileceği bir alan oluşmakta. 17-18 islam ülkesinin akademik yayını bir harvard üniversitesinin yayını kadar bir şey üretemiyorsa oturup düşünmeli değilmiyiz?.
Cihad kavramının içini boşaltıp bir diriliş dini olan İslamı bir öldürme mekanizması şeklinde sunmanın islamın insanlar nezdindeki algısına darbe vurma amacının hedeflendiğini ortaya koyuyor.
Hiç bir savaş ahlakına uymayan kanlı eylemlerin müslümanların hayrına olmadığı ortada.
Bu işten kim yararlanmak ister? bu negatif algı yönetiminden kimler faydalanır?
Herhalde islam ve toplumları olmadığı açık. İnsanlığı tehdit eden bu habis yapılar ne yazık ki en büyük zararı İslam toplumlarına vermektedir.
30 Haziran 2015 Salı
28 Haziran 2015 Pazar
18 Haziran 2015 Perşembe
Halkın iradesinin yansımasının en güzel belirtilerinden biri olan bir seçim dönemini daha geride bıraktık. Bir "oy"un bile çok değerli olduğu bir seçim döneminde ortaya çıkan yarım milyonu aşkın geçersiz oyların yüksekliği birazda sistemdeki eksikliği gösteriyor. Ayrıca yüksek olan seçim barajı gözden geçirilmelidir. Bu seçimin gösterdiği bir sonuç tek başına çoğunluğu elde eden bir partiye izin vermediğidir. Barış ve huzur içinde bir ülke istiyorsak uzlaşma ve istişare kültürünü oturtmamız gerekiyor. Koalisyon hükümetleri belki bu kültürün yerleşmesine katkı sağlayabilecektir.
17 Haziran 2015 Çarşamba
Mısırın seçimle işbaşına gelmiş Cumhurbaşkanlığı yapmış lideri Mursi hakkında alınan idam kararı çok yanlış ve demokrasi gelişimi açısından utanç vericidir. Demokrasinin beşiği olarak kendilerini sunan Batı'nın bu karara tepki vermeyişleri ve nerdeyse sessiz kalışı çok anlamlı
21 Mayıs 2015 Perşembe
Ölüler evinden anılar
dostoyevsky’nin hapishane hatıralarını dile getirdiği çok güzel bir romanı
Babalar ve çocuklar
Turgenyevin bir ateist oğul ve inançlı babası arasında geçen ilginç bir kitap.
Servantes “donkişot”
Donkişot’un yel değirmenlerine karşı garip mücadelesi yer yer eğlenceli bir hal alıyor.
-yaşarken biri ötekinden üstündür ama toprakta bir papanın cesedi kutsal eşyaya bakanınkinden fazla yer tutamaz.
-Seyisliği iyi beceren valiliği de iyi becerir.
Maxim Gorki-Stepte
Maxim Gorki’nin birbirinden güzel hikayeleri ile çevirdiği güzel bir kitabı: işte kitaptan güzel bir söz;
Eğer düşünmeye devam edersen yaşamayı sevmemeye başlarsın
23 Nisan 2015 Perşembe
Soljenitsin'in İvan Denisoviç’in bir günü adlı romanında ilginç bir öykü vardır. Özellikle bu öyküyü çok çarpıcı buldum.“Matriyonanın evi” adlı öyküsünde bir kadının trajik hayatı gözler önüne serilir. Matrionanın evi şöyle tarif ediliyor.
“Matriyonanın evi kuzeye dönük boyasız, tahta kaplı yüzünde bir sıra üstüne dört penceresi, iki yamaçlı çatısı küçücük penceresi boyanmış ufak bir çatı odası vardı. bakmak ihtiyacını bile duymayacağım bulanık bir aynası bulunan duvarlarına süs olsun diye ucuz bir kitap reklamı bir de ürün toplama afişi yapıştırılmış bu loş odaya yerleşmeye karar verdim.Evin içinde matriyona ile benden başka bir kedi pek çok sıçan, bir sürü de hamamböceği yaşıyordu.”
Matriyona ilginç bir kadındır. Mal mülk peşine düşmeyen,evine eşya almayan,giyim kuşama düşkün olmayan, ama başkalarının işinde para almadan aptalcasına çalışan son gününe kadar mal derdine düşmeyen bir insandır. Bu kadının hazin bir ölümü vardır. Sıradan gibi görünen bir insanın toplumda nasıl bir yer tuttuğu şu şekilde anlatılır.
“hepimiz onunla yan yana yaşıyor, fakat hiç birimiz onun “her köyde onu ayakta tutan bir doğru vardır"atasözündeki doğru insan olduğunu anlayamıyorduk. değil yalnız her köyde her şehirde bütün dünyamızda onu ayakta tutan doğru bir insan vardır ve matriyona böyle insanlardan biridir hem de ta kendisidir.
11 Nisan 2015 Cumartesi
10 Mart 2015 Salı
Haki Demir, kendini kendine konu edinmeyen insanın şahsiyet sahibi olamayacağını belirtiyor. Yazara göre Kişilik, insanın kendini hayatın tabi seyrine ve çalkantılarına bırakması halinde içinde yaşadığı hayat ile mizaç hususiyetlerinin harmanlanmasından meydana gelebilir. Fakat kendine ve hayata müdahale etmeyen insanda şahsiyet oluşmaz ve gelişmez.
6 Mart 2015 Cuma
4 Mart 2015 Çarşamba
3 Mart 2015 Salı
27 Şubat 2015 Cuma
Anlamak için yaşar belki de insan,hayatın bir anlamı olmalı ve onu bulmak için uğraşır. Anlamsız ,mantıksız bilgilerin ardına niye takılır ,çoğunluk neden haklı olsun bir kere durup sorsan kendine,bir yüzleşsen ah ne güzel anlaşırdın kendinle... Kaynak: diniyazilar.com
24 Şubat 2015 Salı
16 Şubat 2015 Pazartesi
8 Şubat 2015 Pazar
31 Ocak 2015 Cumartesi
Abone Ol:



