30 Temmuz 2013 Salı

Yayınlandı Temmuz 30, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Aşık Veysel'de dini tecrübe

 Halil APAYDIN tarafından hazırlanan bu makalede şiirleri ve deyişleri ile kültürümüze büyük katkıları olan halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun dini tecrübesi, şiirlerinden hareketle din psikolojisi açısından ele alınmış ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. 

okumak için tıklayın...

Devamı
    eposta       edit

25 Temmuz 2013 Perşembe

Yayınlandı Temmuz 25, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Dönüşümcü liderlik

 

Levent ERASLAN'ın hazırladığı Dönüşümcü liderlik adlı çalışmasında Dönüşümcü liderliğin gelişim süreci, geleneksel liderlik anlayışı ile karşılaştırılması ve özellikleri bütün yönleriyle inceleniyor. Tarihsel sürece baktığımızda Dönüşümcü liderliğe verilecek en büyük örneğin Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu M.Kemal Atatürk olduğunu belirtiyor. "Büyük Lider Atatürk dönüşümcü liderliğin bütün karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Yıkılmış bir imparatorluktan, her şeyi ile yeni bir devlet kurarak, yönetsel,sosyal,ekonomik ve kültürel yaşamda köklü bir dönüşüm süreci gerçekleştirmiştir. Atatürk’te Dönüşümcü liderliğin başat özelliklerinden; Ortak Vizyon Oluşturma ve Paylaşma, Zihinsel Uyarım ve Yaratıcı olma, Karizmatik Etkiye Sahip Olma, Etkili İletişim ve Yüksek Motivasyon Becerisi, Değişimin Temsilcisi Olma,Duygusal Dayanıklılık, Cesur Olma, Risk Alma, Güçlendirme (Yetkilendirme), Esnek Yönetim Anlayışı, Güvenilirlik ve Öz-güven Sahibi olma, Ekip Çalışmasına Önem Verme ve Yaşam Boyu Öğrenme gibi özellikler bulunmaktadır.

Levent ERASLAN'ın kaleme aldığı bu çalışmayı https://www.j-humansciences.com sitesindeki aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz

 https://www.j-humansciences.com/ojs/index.php/ijhs/article/view/168/168

Devamı
    eposta       edit

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Yayınlandı Temmuz 24, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

insan ve makineler

 


Makinelerden çok insanlığa ihtiyacımız var.. Zekadan çok şefkat ve kibarlığa ihtiyacımız var.. Bunlar olmadan yaşam şiddet dolu olur ve her şeyi kaybederiz. 

Charlie Chaplin

Devamı
    eposta       edit

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Yayınlandı Temmuz 22, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

İbadet ve taat zevki

İbadet ve itaat zevkinden yoksun olanlar, kendi yaratılışlarındaki hikmetten habersiz olan zavallılardır. Yüce Allah’a kulluk ve ibadette bulunmayanlar, borçlu oldukları şükür görevini terk etmiş, sonsuz ahiret hayatlarını tehlikeye düşürmüş mutsuz kimselerdir.
 

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali - 45

Devamı
    eposta       edit

21 Temmuz 2013 Pazar

Yayınlandı Temmuz 21, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Serap

 Rüzgârın böyle eyyâmından olma 

Örfî şâd Keştî-i mihnet-zeden bahr-i serâb üstündedir” 

 “İşlerin hep iyiye gidişi, seni anlamsız bir iyimserliğe sevketmemeli; 

unutma ki aslında tutunduğunu zannettiğin gemi, bir serap deryasında yol almaktadır!”

Devamı
    eposta       edit

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Yayınlandı Temmuz 20, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Ahiret alemi

 Kudretine nihayet bulunmayan Yüce Allah için, gelecekte ahiret hayatını meydana getirmek pek kolay şeydir. Alemleri yoktan var eden, hele insanları birçok güç ve meziyetlerle yaratıp kendilerine hayat veren büyük Yaratıcımız için, bütün bu alemleri yok ettikten sonra tekrar yaratmak zor birşey midir? 

Bir şeyi önce var eden, sonra tekrar onu var edemez mi? 

Bunları tekrar var edemeyen yaratıcı olur mu? Hayır, Yüce Allah öyle bir büyük yaratıcıdır ki, nice alemleri de yaratmaya kadirdir. 

Bir kere astronomi ilmine bakalım: Ucu bucağı olmayan bir boşlukta dolaşıp duran ve zaman zaman parlayıp sönen yüz binlerce nur ve ışık alemini bu ihtişamları ile yaratmış olan Allah, ahiret alemini de yaratmaya kadirdir.

Ömer Nasuhi bilmen-Büyük İslam İlmihali

Devamı
    eposta       edit

19 Temmuz 2013 Cuma

Yayınlandı Temmuz 19, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Ruh güzelliği

İnsanlarda ruh güzelliği de kalmamış. Olmasını da istemiyorlar. Hepsi mahvolmuşlar ve herkes kendi mahvıyla övünüyor.

DOSTOYEVSKI (Delikanlı)

Devamı
    eposta       edit

18 Temmuz 2013 Perşembe

Yayınlandı Temmuz 18, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Stefan Zweig'in Satranç kitabı

 

Stefan Zweig’in “Satranç" kitabını ara vermeden bir çırpıda bitirdim. Küçük hacmine rağmen hemen sardı beni. Yazarın daha önceki kitaplarını da çok beğenmiştim. İnsan ruhunun en ince noktalarına kadar girmek isteyen okuyucusunu dünyasına kilitleyen bir yazı stili var. Satranç oyunu üzerinde yoğunlaşan bu kitabında İnsanlardan ayrı olarak tek başına bir odada tecrit edilen bir insanın içine düştüğü yalnızlığı gözler önüne seriyor. Avusturyalı Jean Amery (1912-1978), toplama kamplarına ait izlenimlerini dile getirdiği bir denemesinde, bu kamplara gönderilen bir aydın için gerçekleşen ilk sonucun “entelektüel ölüm” olduğundan söz eder. Zweig'in Satranç başlıklı eseri, edebiyat alanında böyle bir “entelektüel ölüm” üzerine kaleme alınmış en yetkin metinlerden biridir. (Ahmet Cemal) Kitaptan bazı kısımlar…

Yapacak hiç birşey yoktu, duyacak hiç birşey yoktu, görecek hiçbirşey yoktu, her yerde ve sürekli olarak insanın çevresinde hiçlik, zamandan ve mekândan mutlak anlamda yoksun bir boşluk vardı. İnsan bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu ve onunla birlikte düşüncelerde bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu, sürekli gidip geliyordu. Fakat sonuçta düşüncelerinde, ne kadar herhangi bir özden yoksunmuş gibi görünürlerse görünsünler, bir destek noktasına ihtiyaçları vardır, aksi takdirde dönmeye ve anlamsız bir biçimde kendi etraflarında çember çizmeye başlarlar; onlarda hiçliğe dayanamazlar. İnsan birşey bekliyordu, sabahtan akşama kadar bekliyordu ve hiçbir şey olmuyordu. İnsan tekrar tekrar bekliyordu. Hiçbirşey olmuyordu. İnsan bekliyor, bekliyor, bekliyordu, düşünüyor, düşünüyordu, şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu. Hiçbirşey olmuyordu. İnsan yalnız kalıyordu. Yalnız. Yalnız… Bir otelde kendine ait bir oda -aslında kulağa çok insanca geliyor, öyle değilmi? Ama inanınki, bizim gibi ‘seçkinleri’ yirmişerli gruplar halinde buz gibi barakalara tıkacakları yerde epeyi iyi ısıtılmış, tek kişilik otel odalarına yerleştirmekle, bizler için yalnızca insani olmakla ilintisiz, fakat çok daha ustaca bir yöntem geliştirmiş oldular. Zira bizden zorla ‘malzeme’ elde etmek için kullanılacak baskının kaba saba dayaklardan veya bedensel işkenceden çok daha ince ve etkili bir üslupla işlemesi öngörülmüştü: Bunun adı, düşünülebilecek en ustaca izolasyonu sağlamaktı. Bize hiçbir şey yapmadılar -sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şeyin insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz. Tektek her birimizi mutlak anlamda bir hava boşluğuna, dışarıya tümüyle kapalı bir odaya hapsetmekle, sonunda dudaklarımızın açılmasını sağlayacak baskının dayak ve soğuk aracılığıyla dışarıdan değil, ama iç dünyalarımızdan kaynaklanması amaçlanmıştı. Hayatım boyunca tek bir düşünceye saplanıp kalmış, monoman insanların her türü hep dikkatimi çekmiştir, çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir.

Devamı
    eposta       edit
Yayınlandı Temmuz 18, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Güneş

 

Güneş olursanız sizi görmeyen kalmaz 

Dostoyevski

Devamı
    eposta       edit

16 Temmuz 2013 Salı

Yayınlandı Temmuz 16, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Allahı anmak

 İman edenlerin kalplerinin Allah’ın zikriyle ürperme zamanı gelmedi mi?"

Denir ki bu ayet Hz. Ömer’i bir ay yatağa yatırır. Hz. Ömer gibi, Kur’an-ı çok iyi anlayan, derin tefekkür sahibi özel bir insanı o denli etkiler. Ayetin vurgusu önemliydi. Kur’an; “iman edenlere kalbinizin ürperme zamanı gelmedi mi?" diyor. Neyle ürperecek bu kalp? Ayette bunun da cevabı vardır. “Allah’ı anarak". Demek ki Allah’ın zikriyle ürpermeyen mümin kalbi de var. Çünkü çağrı Allah’ı bilemeyene, iman etmeyene değil, açıkça iman edene. O halde Müslüman olmasına rağmen kalbine merhamet dokunmamış insanları gördüğümüzde bu ayetin vurgusunu hatırlamamız lazım. Allah’ın zikriyle ürpermemiş, eğilmemiş, kıvamını bulamamış, huşu ile secdesini yapmamış kalp, mümin kalbi olsa ne çıkar. Ne kıymet ifade eder ki.  

Nihat Hatipoğlu  

www.sabah.com.tr/

Devamı
    eposta       edit

12 Temmuz 2013 Cuma

Yayınlandı Temmuz 12, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Çeşme

    eposta       edit

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Yayınlandı Temmuz 03, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Allah'sız Bir Dünyada İnsan

 

Allah'sız Bir Dünyada İnsan Öksüz ve Yetimdir / Kuran ve Dünya Hayatı

Devamı
    eposta       edit

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Yayınlandı Temmuz 01, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Evrenin genişlemesi

 

Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.“ 

(Zariyat Suresi, 47)

Devamı
    eposta       edit
Yayınlandı Temmuz 01, 2013 gön: Celal Yeşilyurt ve 0 yorum

Kalp

Kalp ne ile doluysa, dudaklardan o dökülür.

Goethe


Devamı
    eposta       edit